Hip-hop’ta Yılın “En”leri: 2016

Yayınlandı: Ocak 24, 2017 / Listeler
Etiketler:, ,

Hip-hop head dostlarım, selamlar! Söz verdiğim gibi 2016 yıl sonu değerlendirmesini sizlerle üç haftalık bir gecikmeyle paylaşıyorum. Geçtiğimiz haftalarda sürekli merak eden, sık sık sorular soran arkadaşlara teşekkür ederim bu arada; blogla işim henüz bitmiş değil, eskisi gibi yazamasam bile, -en kötü ihtimalle- yıl sonu değerlendirmelerini artık gelenek haline getirdiğim için yazmaya devam edeceğim.

Şöyle bir bakalım şimdi 2016’ya. 2015 biterken diyordum ki “2016’nın 2015’ten bile daha iyi geçeceğini düşünüyorum, çünkü çok güvenilir MC’ler yıl içinde albüm çıkaracak”. Eh, beklediğim MC’lerin neredeyse hiçbirisi kendilerinden beklenen albümleri çıkarmadılar. Kimisi projesini 2017’ye sarkıttı, kimisi iptal etti; ama daha farklı isimlerden çok kaliteli albümlerle yine de bir yılı tamamlayabildik.

2016 senesi, 2015’e oranla biraz daha sönüktü. Sene sonu çok kaliteli albümler ardı ardına çıkmasa şimdi çok daha olumsuz görüşler beyan etmiş olurdum, o kesin. Son 4-5 ay içinde çıkan albümler sayesinde 2016’da hip-hop adına durum toparlandı yani, hem de beklemediğim kadar hızlı bir ivmeyle. 2016’da yılın en’leri nelerdi, haydi birlikte görelim:

 

Yılın albümü

A Tribe Called Quest – We Got It From Here… Thank You 4 Your Servicea-tribe-called-quest-we-got-it-from-here-thank-you-4-your-service-album-cover

ATCQ’nun lokum gibi kapanış albümü. Bir önceki stüdyo albümü The Love Movement‘tan tamı tamına 18 yıl sonra geldi, bu kadar beklediğimize de değdi açıkçası. Bu albümün ciddi ciddi Midnight Marauders‘dan beri yapılmış en iyi, en dolu Tribe albümü olduğunu düşünüyorum. İlk 3 albümün ayarında değil belki ama sonraki ikiliden çok daha iyiydi.

Meraklılar bilir; geçtiğimiz yıl Phife Dawg’u kaybetmiştik. Onun vefatı bu albümün tamamlanmasını ve çıkışını hızlandırdı. Her şey hızlı hızlı halledildiğinden aslında bu albümün promosyonu çok iyi yapılamadı bile, ona rağmen listelerde zirveyi görebildi. Neden? Çünkü hala Tribe’a sadık milyonlarca hip-hopsever var, istediğiniz kadar mainstream’i manipüle edin gerçek hip-hop’ı asla öldüremezsiniz.

Albüme dönersek; Thank You 4 Your Service’in çift diskli 16 parçalık dopdolu bir hip-hop ziyafeti olduğunu söyleyebiliriz. Tribe yine o bildiğiniz ‘vintage’ Tribe; pozitif, özverili, jazzy ve bazen deneysel. Q-Tip, Phife ve arkadaşları ne prodüksiyonda, ne verse’lerde ıskalıyorlar. Konukların hiçbirisi hayal kırıklığına uğratmıyor; Tribe’la çok uzun yıllardır içli dışlı olan Busta Rhymes bildiğimiz o eski Busta Rhymes’a yakın bir stilde çıkıyor karşımıza (tabi daha yaşlanmış sesiyle), “Mobius”taki performansı dudak uçuklatan cinsten örneğin. OutKast’in yarısı Andre 3000, Talib Kweli, Kendrick Lamar, Consequence, Kanye West, Anderson Paak, Elton John ve The White Stripes ile tanınan Jack White diğer öne çıkan konuklar.

Politik duruş ve sosyal mesajlar üstüne kurulmuş olsa da kümenin dışında kalan parçalar da var: Phife Dawg’a adanmış “Lost Somebody” var örneğin (“The Donald” haricinde) ve Tribe üyelerinden Jarobi White kariyerinde ilk defa rap yapıyor Phife için (diğer parçalarda da birkaç kez yer alıyor); albümün en duygusal parçası. Bir başka parça rüyalara daldıran “Melatonin”, 2016’da dinlediğim en kaymak gibi parçalardandı. Dinledikçe içiniz pozitiflikle doluyor, zerre sıkmıyor. “Dis Generation”, “Solid Wall of Sound” gibi parçalar 2016’nın en iyi parçaları olmaya aday işlerdi hep. Hem lirikal açıdan, hem müzikal açıdan, hem de konsept zenginliği ve çok yönlülük açısından Tribe’ın bu albümü geçtiğimiz yılın en iyi işi olarak görüyorum. Bu bir veda ve bundan daha iyi bir veda olamazdı.

 

2016’nın benim için diğer öne çıkan albümleri;

-Tribe albümünden daha politik, daha jazzy/soulful Black America Again (Common),
-Herkesi memnun etmeye yeminli Blank Face LP (Schoolboy Q),
-Depresif ama bağımlılık yaratan The Sun’s Tirade (Isaiah Rashad),
-Smoke DZA’nın seviye atladığı kaliteli Don’t Smoke Rock (Smoke DZA & Pete Rock),
-Otantik ve lirikal The Easy Truth (Skyzoo & Apollo Brown),
-Gece yarısı gibi karanlık FLYGOD (Westside Gunn),
-Baştan sona hiç bozmadan giden The Impossible Kid (Aesop Rock),
-Dinleyicide gittikçe büyüyen Do What Thou Wilt (Ab-Soul),
-Fazla çılgın, aynı oranda deneysel Atrocity Exhibition (Danny Brown) [Danny Brown’la ilgili olarak şunu söylemek istiyorum; sesine ve stiline alışması zor olan bir rapper ama aslında lirikleri, kelime oyunları ve hatta flow’u gayet iyi. Ben açıkçası pek dinleyemiyorum kendisini, kulağımı tırmalıyor. Yine de burada yer vermezsem olmaz, çünkü Danny Brown’ın performansı gerçekten iyiydi o albümde. Hatta bence Danny’nin en iyi işiydi şimdiye kadarki. Yani alışabilenler o albümü gayet sevecektir, alışamayanlar “ben almayayım” diyecektir; her iki durum da gayet makul/anlaşılabilir.

Not: RTJ3 (Run the Jewels) ve Malibu (Anderson Paak) albümleri de yılın albümlerinden olsa da onları dahil etmek istemedim buraya. RTJ3 sürpriz şekilde 2016’nın bitimine 1 hafta kalmışken çıktı, 1 haftalık bir sürenin yetmediğine inanıyorum yılın albümünde sayılması için. Yoksa muazzam bir albümdü tabi ki, hatta ilk 2 albümlerinden bile daha iyi olduğunu düşünüyorum 3. albümün. Büyük ihtimalle 2017 değerlendirmesinde göreceksiniz. Malibu ise tam bir hip-hop albümü değil, daha çok neo-soul R&B olduğu için değerlendirme dışı kaldı.

 


 

Yılın mainstream albümü

Blank Face LP (Schoolboy Q) / The Sun’s Tirade (Isaiah Rashad)

Bu kez iki albüm birden seçtim burada, çünkü net karar veremiyorum. Blank Face LP‘yi bir tık fazla sevmiştim ama The Sun’s Tirade belki de Blank Face LP’den bile daha iyi yıllanacak bir albüm olabilir. Bu yüzden ileriyi de düşünerek ikisini eşit değerde görüyorum diyelim.

blank-face-lpBlank Face LP bu yılın en iyi mainstream albümlerinden biriydi. Oxymoron‘dan çok daha iyi buldum çünkü bu albümde öncekine nazaran hem parçaları, hem de Schoolboy Q’yu daha derli toplu buldum. Baştan sona albümün prodüksiyonu da çok kaliteliydi. Neredeyse bütün parçaları sevdim ve her birinde farklı şeyler hissettim (bir tek özensiz ve fazla basit “Overtime”ı ve Kanye West’in bozduğu “That Part”ı beğenmemiştim. That Part‘ı da müthiş remix’i kurtardı zaten). “Groovy Tony/Eddie Kane” her iki kısmıyla çok kaliteli bir parça örneğin; Jadakiss verse’ü pastanın kreması. Vince Staples’lı “Ride Out” yılın en baba banger’larından biriydi. SZA’nın çok şey kattığı “Neva Change” benim 2016’da en çok dinlediğim parçalar arasındaydı. Depresif “Black Thoughts”, Anderson Paak’lı “Blank Face” gibi parçaların yanı sıra “Kno Ya Wrong” ve “By Any Means” de diğer en öne çıkan parçalar oldu.

isaiahThe Sun’s Tirade ise Blank Face’e oranla çok yönlülüğü daha az olan ama daha rüyalara daldıran, belli bir temada birleşen ve dinledikçe seveceğiniz yaratıcı parçalarla dolu. Isaiah Rashad gözümde giderek büyüyor, özellikle stilini çok beğeniyorum. Cilvia Demo ile dikkatleri çekmişti zaten, bu albümle çıtayı biraz daha yukarı çıkardı. Albümdeki parçaların geneli karamsar havada; bu havayı tabi sadece lirikleri ve müzikleri değil, parçaların sonuna iliştirdiği skitleri de sağlıyor. Isaiah’nın da birçok güneyli rapper gibi OutKast’ten çok etkilendiğini sanıyorum, çünkü eski ‘Kast parçalarının tadına yakın bir tat veriyor bazı parçalar. Favorilerim; SZA’lı “Stuck in the Mud”, Kendrick Lamar’ın bulunduğu “Wat’s Wrong” (burada Kendrick’in flowu tıpkı Andre 3000 flow’u gibi, dikkatlerden kaçmıyor), “Free Lunch”, “Silkk the Shocka”, Jay Rock’lı “Tity and Dolla”, “4r da Squaw” ve bir de “Dressed Like Rappers”.

 


 

Yılın en ‘underrated’ albümü

FLYGOD (Westside Gunn)

flygod_album_coverBu mücevheri keşfetmeyen o kadar çok hip-hop head var ki, üzülesim geliyor. Ben bile çıktıktan aylar sonra dinledim ve kendime kızdım. Şimdi ise en çok dinlediğim albümlerden birine dönüştü. Westside Gunn & Conway kardeşler yıl içinde müthiş mixtape’ler yapmışlar, bunların yanında bir de Westside Gunn bu sıkı albümü çıkarmış. Albüm baştan sona son derece karanlık, sert, kaliteli. O özlediğiniz sert New York stili geri dönüyor; hem de tıpkı Hell On Earth dönemindeki Mobb Deep gibi en ‘grimy‘ şekilde. Bir mafioso albümünün olması gerektiği gibi kısaca.

Albümde tek parlayan isim Westside Gunn değil. Abisi Conway de birkaç parçada kardeşine eşlik ediyor ve harikalar yaratıyor. Tüylerimi diken diken eden prodüksiyonların çoğunluğu ikilinin baş prodüktörü olan Daringer’a ait, ayrıca Alchemist, Apollo Brown, Statik Selektah gibi tecrübeli prodüktörler de albüme katkılarını vermiş. Rap’leriyle konuk olan isimler de aynı şekilde hep kaliteli; Roc Marciano, Skyzoo, Action Bronson, Your Old Droog, Danny Brown, hatta Meyhem Lauren. Çoğunuzun bu albümü dinlemediğini tahmin ediyorum, kesin bir şans verin derim.

Ayrıca;
– Smoke DZA & Pete Rock – Don’t Smoke Rock,
– Torae – Entitled,
– Apollo Brown & Skyzoo – The Easy Truth,
– Czarface – A Fistful of Peril,
– Royce Da 5’9″ – Layers,
– Ka – Honor Killed the Samurai,
– D.I.T.C. – Sessions,
– Elzhi – Lead Poison,
– Denzel Curry – Imperial,
– Flatbush Zombies – 3001: A Laced Odyssey,
– Masta Ace – The Falling Season,
– Mistah F.A.B. – Son of a Pimp, Pt. 2,
– Termanology – More Politics,
– The Game – 1992,
– Common – Black America Again,
– Z-Ro – Legendary,
– Mr. Lif – Don’t Look Down,
– Elucid – Save Yourself,
– Apathy – Handshakes with Snakes,
– Ugly Heroes – Everything In Between,
– Mick Jenkins – The Healing Component,
– Ras Kass – Intellectual Property: SOI2,
– Reks – The Greatest X

 


 

Yılın en ‘overrated’ albümü

The Life of Pablo (Kanye West)

the_life_of_pablo_alternateÇöp değildi ama Yeezus‘a oranla daha iyi olsa da hala son derece vasat bir albümdü bu. Albüm çıkmadan önce “No More Parties In LA” ve “Real Friends”i dinlediğimde bu sefer eski günlerindeki gibi sağlam bir işle çıkacağını düşünüyordum ama beklediğimin tam tersiyle karşılaştım. Yeezus’a benzer şekilde baştan savma bir işti, en azından birkaç tane sağlam parça vardı diye avunduk. Kanye herkesi memnun mu etmek istiyordu bilmiyorum ama otantik bir hip-hop dinleyicisini memnun edemeyeceği kesin bu kadar vasat parçayla. Peki bu albüm neden overrated’dı? Çünkü yine bildiğimiz Kanye fanboy/girl’leri yıl boyu göklere çıkardı durdu TLOP’yi, bazı müzik eleştirmenleri komik bir şekilde bunu da tıpkı Yeezus’ı övdükleri gibi övdüler. Hatta benim beklemediğim 1-2 yerde daha hakettiğinden fazla kredi verildi. Birkaç şarkının hatrına o övgüleri hakettiğine inanmıyorum ve Kanye’nin aslında ne kadar ciddi potansiyeli olduğunu bildiğim için de bu durumdan hiç hoşnut değilim. Bu durumun bir başka sebebi de zamanlaması; girişte de söylediğim gibi son aylar çok iyi geçti hip-hop adına, oysa yılın ilk yarısı kısırdı. O yoklukta TLOP daha çok göz önüne çıkmış oldu.

Kanye West’in kötü isimlerle çalışmayı azaltmasını, Madlib gibi işinin ehli isimlerle çalışmasını daha çok isterdim ama yapacak bir şey yok. Kanye canı ne isterse onu yapmaya devam edecek.

TLOP haricinde, Chance the Rapper’ın The Coloring Book mixtape’i de çok şişirilmiş bir işti bana göre. “Angels” ve Jay Electronica’nın yıldızlaştığı “How Great” hariç hiçbir parçayı çok iyi bulmadım, hepsi orta karar parçalardı. Garip şekilde yılın en iyi işlerinden biri olarak gösterilmesine şaşırıyorum gerçekten. Benzer şekilde bir de J. Cole’un konsept albümü 4 Your Eyez Only var; albüm konsepti iyi olsa da parçaları çok iyi bulmadım ben, etkilemedi beni. Net şekilde önceki işlerinden daha vasattı. Tüm parçalar da konsepte uygun olmadığı gerekçesiyle albümde yer vermeyip daha önce piyasaya çıkardığı iki güçlü parçanın (“False Prophets” ve “Everybody Dies”) gölgesinde kaldı.

 


 

Yılın en çok hayal kırıklığı yaratan albümü

Beautiful America… It’s Filthy (The LOX)

the-lox-filthy-america-its-beautiful-album-cover-art-640x640Bunca yılın ardından bu albüm beklentilerimi karşılayamadı, oysa çıkacağını duyduğumda beni en çok heyecanlandıran albümlerden biriydi. Filthy America kötü bir albüm değil ama çok ortalama ve The LOX gibi bir gruba ortalama albüm yakışmaz. Jadakiss ve Styles P’nin en iyi hip-hop ikililerinden biri olduğunu sizler de biliyorsunuzdur, buna bir de underrated Sheek Louch’u katın. Bu üçlüden beklediğimiz sert, kendi özüne sadık şekilde canavar gibi hardcore hip-hop. Bu adamlar bazen “trap” müziği denemeye kalkışıyorlar, olmuyor. Klasik hip-hop’a, East Coast sound’una yakın olmaları, bildiklerinden şaşmamaları gerekiyor bence. Bu albümde değişik bir şey denediler ve tutmadı diye bakıyorum. Yine de her şeye rağmen bu albümdeki güzellikleri de görmeye çalışalım; en azından yılın en iyi parçalarından biri olan DJ Premier imzalı “Move Forward” bu albümdeydi örneğin. Onun dışında bir de sert banger “What Else You Need to Know”, Pete Rock beat’li “Filthy America”, Mobb Deep’le yaptıkları posse cut “Hard Life”ı gerçekten beğendim. Bu kadar.

Bende hayal kırıklığı yaratan diğer albümler: The Life of Pablo (Kanye West), That’s Hip Hop (Joell Ortiz), The Party’s Over (Prophets of Rage) ve bir de beklentilerim daha büyük olduğundan belki Sessions (D.I.T.C). ile And the Anonymous Nobody (De La Soul).

 


 

Yılın mixtape/EP’si

Tabernacle: Trust the Shooter (Royce Da 5’9″)

royce-trust-the-shooter-620x620Lyricism, punchline, konsept parçaları, sağlam beat’ler, sağlam konuklar; ne ararsanız vardı bu mixtape’te. Royce Da 5’9” rakamlar açısından olmasa bile performans açısından çok iyi bir yıl geçirdi. Değişik şeyler denediği albümü Layers da hiç fena değildi ama mixtape’i Trust the Shooter apayrı bir seviyedeydi bana göre. Geçtiğimiz yıl en çok dinlediğim şeylerden biriydi ve hala dinlemeye de devam ediyorum.

Trust the Shooter görkemli bir şekilde Premo introsu “Black History” ile açılıyor, lyricism şaheseri “Savages” ile devam ediyor. Akabinde “Dead President Heads”, ilginç “Which Is Cool”, yılın en iyi cypher parçalarından “The Banjo”, “Wait”, “Rap on Steroids” ve tüylerimi diken diken eden “Tabernacle”… Bunların hepsi çok üst seviyede şarkılar ve hep birbirlerinden farklılar. İşte bu yüzdendir ki, yılın mixtape’ini gönül rahatlığıyla Trust the Shooter olarak seçiyorum.

2016 mixtape açısından çok zengin bir yıldı, diğer dikkat çekici mixtape’ler şunlardı:

Dave East – Kairi Chanel,
Oddisee – Alwasta EP,
Rapsody – Crown,
Nyck Caution – Disguise the Limit,
Blu & Nottz – Titans In the Flesh,
Lloyd Banks – All or Nothing: Live It Up,
Westside Gunn – Hitler Wears Hermes IV,
Wale – Summer On Sunset,
Young Roddy – Goodsense 3,
GxFR – Don’t Get Scared Now,
Big K.R.I.T. – #12FOR12,
French Montana & Max B – Wave Gods,
N.O.R.E. – Drunk Uncle,
Nipsey Hussle – Slauson Boy 2,
Trademark da Skydiver & Young Roddy – Family Business,
T.I. – Us or Else,
Curren$y mixtape’leri: Carrollton Heist (The Alchemist ile), Stoned On Ocean ve The Legend of Harvard Blue

 


 

Yılın MC/rapper’ı

Royce Da 5’9″

royceRoyce’u yılın MC’si seçmemin birkaç sebebi var. Hem yıl içindeki performansı (hem kendi işlerinde, hem konuk olduğu parçalarda), hem sağlam birer mixtape ve albüm çıkarmış olması, hem yılın en iyi parçalarından birkaçını yapmış olması, hem de takvim planlarına göre piyasadan yok olmayışıydı. Bunların yanında birkaç iyi röportaj ve ateş gibi freestyle performansları çıkardığına da şahit olduk. Kısacası Royce Da 5’9” lirikal anlamda kariyerinin zirvesinde denilebilir.

Royce’un ardından gelecek birkaç isim daha var. Bunlardan birisi 2016’nın en çalışkanı Curren$y. Üretkenliğine, özverisine hayran olduğum bir isim gerçekten. Geçtiğimiz yıl abartısız ayda bir mixtape çıkararak kendisine sadık kitlesini memnun etmeye devam etti.

Ayrıca şu isimlerden de bahsedebiliriz: Conway, Isaiah RashadSchoolboy Q, Danny Brown, Westside Gunn, Dave East ve bir de bunların yanında etkinlikleriyle J. Cole ile Chance the Rapper

 


 

Yılın en iyi çıkış yapan MC/rapper’ı

Westside Gunn & Conway

west-conwayAYO!!! Aslında bu ikili yepyeni sayılmaz ama isimlerini ciddi şekilde duyurmaya 2016’da başladılar. Conway the Machine, kardeşi Westside Gunn’a oranla daha lirikal, daha punchline odaklı ve daha serin kanlı bir isim. Kardeşi ise arayı parçaları ateşleyen adlib’leri, ilginç sesi gibi kendisine has bazı özellikleri ve üretkenliğiyle kapatıyor (böyle dediğime bakmayın Westside Gunn da hiç fena lyricist değil, sadece Conway çok sıradışı). Uzun zamandır yeni çıkan isimler içerisinde bu kadar “grimy” rapper’lara rastlamamıştım, o yüzden çoktandır çektiğimiz bir özlem gibiydi bu tarzdaki hip-hop. İkilinin beat seçimi de övgüye değer, arkalarındaki görünmez kahraman Daringer’ın haricinde kimden alırlarsa alsınlar hep dudak uçuklatan cinsten sinematik beat’ler seçiyorlar. Bu yıl Westside Gunn 1 albüm, 1 mixtape ve 1 de EP çıkarmıştı. Conway de her projede destek oldu ona. Bir de bağlı oldukları Griselda Records’ın EP’si çıktı, orada da her parçada yer aldılar. Yoğun bir yıl geçirdiler anlayacağınız. Görünüşe bakılırsa yolları da hayli açık.

 


 

Yılın prodüktörü

Daringer

screen-shot-2016-09-14-at-3-30-51-pm-450x451Yıl içinde hangi beat’ini duyarsam duyayım hiç hayal kırıklığına uğramadım, hakikaten çok çok yetenekli bir beatmaker olduğunu düşünüyorum Daringer’ın. Stili The Alchemist’i, bazen de 90’lardaki RZA’yı çok andırıyor. Tıpkı onlar gibi sinematik veya karanlık beat’ler yapmayı seviyor ve çok farklı şeylerden sample’lar kesiyor. Ve bu beatlerin hepsini oturma odasından yapıyor. 🙂

Babası caz piyanisti olduğu için caz müziğe de yatkınlığı var. Ayrıca rock müzik repertuarının da iyi olduğunu söylemek lazım, çünkü oralardan da sample’lar kesiyor. İdolü olarak The Alchemist dışında, Pete Rock ve DJ Premier’i gösteriyor. Gelişmeye de çok açık. Böyle gittiği takdirde Daringer’ın bir efsaneye dönüşmemesi için hiçbir sebep yok. Umarım daha değişik isimlerin de dikkatini iyice çeker, onlarla da çalışır; mesela Daringer beat’leri üzerine bir Wu-Tang Clan dinlemeyi çok isterim ben şahsen.

2016’da beat/prodüksiyonlarıyla ilgimi çeken diğer isimler; Pete Rock, Q-Tip, Karriem Riggins, The Alchemist, Cardo, Statik Selektah, Nottz

 


 

Yılın parçası

“Tabernacle” (Royce Da 5’9″)

royce-59-tabernacle-single-cover_jcuk7eHer şeyiyle tüylerimi diken diken ediyor. Royce’un iç dünyasına gidiyoruz, hayatındaki dönüm noktalarını anlatıyor ve bunu üst seviye bir lirizm ile yapıyor olması çok etkileyici. 5 ve 9 rakamlarının sadece Royce’un boyundan ibaret olmadığını, hayatının kırılma anlarını temsil ettiğini öğreniyoruz. “Boom”, “Hip-Hop” gibi klasikler bir yana, Royce’un kariyerinin sinyatür parçasıdır “Tabernacle” bence; yıllar geçtikçe değeri hiç azalmayacaktır. Bu arada bu parçaya bir de güzel bir klip çekilmişti, eğer dinlemediyseniz/izlemediyseniz bir an önce klibiyle birlikte bakın bu parçaya.

Benim seçimim “Tabernacle”dı ama onun haricinde yılın parçası olarak gösterilebilecek başka parçalar da var. Favorilerimden BAZILARINI sizler için listeleyeyim, dinlemediklerinizi dinleyin:

A Tribe Called Quest – Dis Generation (featuring Busta Rhymes),
A Tribe Called Quest – Melatonin,
A Tribe Called Quest – Solid Wall of Sound (featuring Elton John),
Apollo Brown & Skyzoo – A Couple Dollars (featuring Joell Ortiz),
Black Thought – Making a Murderer (featuring Styles P),
Common – Black America Again (featuring Stevie Wonder),
Common – Pyramids,
Conway – Bandit,
Dave East – Don’t Shoot,
De La Soul – Royalty Capes,
DJ Khaled – Nas Album Done (featuring Nas),
GZA – The Spark,
Isaiah Rashad – Stuck in the Mud (featuring SZA),
Isaiah Rashad – Wat’s Wrong (featuring Kendrick Lamar, Zacari),
J. Cole – False Prophets,
Kanye West – No More Party In LA (featuring Kendrick Lamar),
Pusha T – Drug Dealers Anonymous (featuring Jay-Z),
Reks – Jump Shots,
Royce Da 5’9” – Dead President Heads,
Run the Jewels – 2100 (featuring Boots) [*],
Schoolboy Q – Groovy Tony/Eddie Kane (featuring Jadakiss),
Smoke DZA & Pete Rock – Hold the Drums (featuring Royce Da 5’9”),
The LOX – Move Forward,
Westside Gunn – Dunks (featuring Conway),
Westside Gunn – Mr. T

[*]: Albümden daha önce çıktığı için değerlendirmeye alıyorum.

 


 

En özlenen geri dönüş

A Tribe Called Quest

b8d165169f28b3a18c6eaccb10c7db02Tabi ki de en güçlü aday 18 yıl sonra bir araya gelip klasik seviyesinde albüm yapan ATCQ idi. Alternatif hip-hop’ın en büyük temsilcilerinden biridir Tribe. Daima işin sanatsal yönüne büyük önem veren bir ekip oldular; grubun ön plandaki elemanı Q-Tip‘in yeteneği ve çok yönlülüğüne Phife Dawg da (RIP) etkili lirizm ve kaymak gibi flow’uyla eşlik ederek uyum sağlardı. De La Soul, Jungle Brothers gibi gruplarla birlikte pozitifliği, siyahi gururu ve öze dönüş gibi konuları misyon edinmişlerdi (bkz. Native Tongues). Hatta öyle ki bir dönem gangsta rap temsilcileriyle aralarının açıldığı da oldu bu yüzden.

A Tribe Called Quest’in ilk 3 albümünün ne denli büyük hip-hop klasikleri olduğunu söylememe gerek yok. Çığır açtılar, çok şeyleri değiştirdiler, ilham kaynağı oldular. 1998’de çıkardıkları 5. albümleriyle grup olarak müziğe veda ettiklerini açıklamışlardı. Akabinde hem Q-Tip, hem de Phife solo kariyerlerine odaklandı. Q-Tip deneyselliği seven birisiydi ama aşı her zaman tutmuyordu tabi. O ne yaparsa yapsın biz hip-hopseverler olarak Tribe’ı aradık yıllarca. Phife ise 2000 yılında kaliteli ama fazla ilgi görmeyen underrated bir albüm yapmıştı. Daha sonrasında sağlık problemlerinin de etkisiyle çok fazla aktif kalmadı piyasa içinde. 98’deki ayrılıktan uzun yıllar sonra grup yeni bir albümle geri dönüş yapmaya, gerçek bir veda albümü hazırlamaya biraz da politik açıdan mecbur kaldı. Gizlice kayıtlar aldılar. Albüm yapım aşamasındayken Phife’ın yüreklere hançer gibi saplanan ölümü geldi. Bunun üzerine albümün tamamlanma süreci hızlandırıldı. Sonuçta bize klasik mertebesine erişebilecek çok kaliteli bir albüm hediye ettiler. İşte şimdi gerçekten veda etkileyici bir veda oldu. Eminim ki Phife Dawg bu albümün son halini duysaydı o pozitif yüzünde yine güller açardı. Yine eskiden olduğu gibi “you on point Tip” dediğini duyar gibi oluyorum.

ATCQ haricinde bir de The LOX var. Sık sık bir araya gelseler de 16 yıldır hiçbir albüm çıkarmamış, tamamen solo kariyerlerine odaklanmış Styles P, Jadakiss, Sheek Louch üçlüsünü de buraya dahil edebiliriz. 1998’de –Puff Diddy yüzünden “shiny suit era” dediğimiz o gereksiz cafcaflı dönemde- Bad Boy Records‘la bir albüm çıkarmışlardı. Yapmaya çalıştıkları şey stillerine uymuyordu ama yine de “I Wanna Thank You”, “Bitches From Eastwick”, “Everybody Wanna Rat” gibi klasik sayılabilecek parçalar yaptılar. 2000’de kendi kimliklerine çok daha uygun olan sert Ruff Ryders bünyesi altında daha iyi bir albüm olan We Are the Streets‘i çıkardılar. O zamandan beridir The LOX üyeleri solo kariyerlerine odaklanıyordu ama irtibatları hiçbir zaman kopmamıştı. 2016’da ikinci albümlerinden tam 16 sene sonra yeni bir stüdyo albümüyle dönüyor olmaları beni çok heyecanlandırmıştı ve beklentilerimi büyütmüştü haliyle. Yeni şeyler denedikleri albümleri birkaç parça haricinde beklentilerimi karşılayamadı. Öyle olsa bile, birlikte bir şeyler yapmış olmalarından dolayı mutluyum.

 


 

 

Yılın ‘cypher’ı

Schoolboy Q – That Part – Black Hippy Remix (feat. Jay Rock, Kendrick Lamar, Ab-Soul)

ec8907ac484eff2baabbd947c307afcb-1000x1000x1Yine bir Black Hippy parçasını yılın cypher parçası seçtiğim için pişman değilim. Müthişti gerçekten. Son derece ortalama olan bir parçayı alıp öteki seviyeye taşıdılar bu remixle. Bir önceki yıl seçtiğim “Vice City”i bile gölgede bıraktılar.

Bazen remixler orjinal parçalardan daha iyi olurlar, bunun en kanlı canlı örneği gibiydi bu. Çoğu Black Hippy remixlerinde olduğu gibi Jay Rock yine parıl parıl parlıyor. Sesi ve sunumu sayesinde tıpkı patlamak üzere olan bir bomba etkisi yaratıyor açılışta. Jay Rock’ın verse’ü başlamadan önceki beat değişimi sanki “az sonra duyacaklarınıza hazır olun” der gibi bizi uyarıyor. Jay’in bunun gibi Black Hippy remixlerinde ekstra bir motivasyonla geliyormuş gibi bir hali var ve bundan açıkçası çok memnunum. Kendrick Lamar ise daha çok flow’a odaklanmış, teknik ve çok akıcı bir verse ile bir başka parlayan isim oluyor. Schoolboy Q‘nun verse’ünü de aşağı yukarı aynı oranda iyi buldum; politik bir verse onunkisi, kapanışta düşündürerek bitiriyor. Bir tek dörtlünün en felsefik üyesi Ab-Soul‘un verse’ü açıkçası biraz sönük kalıyor, yine de parçaya gölge düşürdüğünü sanmıyorum. Yani totalde çok sağlam bir cypher parçası, bunun gibi parçalar günümüzde azaldıkları için çok değerliler. Lütfen değerlerini bilelim.

Diğer öne çıkan cypher parçalarından birkaçı:

Blu & Nottz – Giant Steps (featuring Bishop Lamont, Torae, Skyzoo, DJ Revolution),
Danny Brown – Really Doe (featuring Ab-Soul, Kendrick Lamar, Earl Sweatshirt),
O.G.ology (Treach, Bumpy Knuckles, Trick-Trick) – Let Me Tell You Something (featuring Raekwon),
Ras Kass – Downward Spiral (featuring Bumpy Knuckles, Fredro Starr, Sticky Fingaz),
Royce Da 5’9” – The Banjo (featuring Westside Gunn, Conway, Styles P),
Snowgoons – The 90’s Are Back (featuring O.C., DoItAll, UG, Sticky Fingaz, Dres, Nine, Sonny Seeza, Ras Kass, Psycho Les),
Termanology – The Curve (featuring Westside Gunn, Conway, Your Old Droog),
The LOX – Hard Life (featuring Mobb Deep)

 


 

Yılın olayı

Murs’ün 24 Saatlik Rap Maratonu

mursYalnızca 1-2 gün konuşulmuş bir olayı yılın olayı seçtim. Neden? Çünkü Murs kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı, 24 saat boyunca canlı yayında rap yapmak her babayiğidin harcı değildir. Çok yorulmasına rağmen gösterdiği kararlılığı takdir etmek gerekiyor. Bu yaptığıyla Guinness rekorlar kitabına da adını yazdırmış oldu. Murs’ün rekoru kırılana kadar da bu olay otantik hip-hop dinleyicilerinin akıllarında kalacaktır. Rekoru kırılmadığı sürece, yıllar geçse bile hep hatırlanacaktır.

Akıllarda kalan birkaç olaya daha değinelim, uzatmadan: Çok garip şekilde başlayıp garip şekilde biten Meek Mill The Game beef’i, Eric B. ile Rakim‘in 23 yıl sonra bir araya gelip turneye çıkacaklarını duyurmaları (Pete Rock ile C.L. Smooth da aynı şekilde yeniden bir araya geleceklerini duyurdular), Tupac‘ın Rock and Roll Hall of Fame’e alınışı, Pete Rock‘ın mumble-mouth rapçilerle girdiği mücadele, Gucci Mane‘in ilginç dönüşü (yeniden doğuşu da diyebiliriz), Curren$y‘nin aylık mixtape serisi, Joe Budden‘ın Drake diss’leri, “respek” temalı Birdman ‘meme’leri ve daha nicesi… 🙂

Ayrıca 2016’da çeşitli alanlarda çok sayıda sanatçıyı kaybetmiştik. Bunların arasında hip-hop camiasından da isimler var. Phife Dawg‘un yanı sıra, Houston’ın yerel efsanelerinden Mr. 3-2, Tupac’ın yakın dostu Big Syke, pop-rap grubu P. M. Dawn üyesi Prince Be, Shawty Lo ve Bankroll Fresh gibi isimleri kaybettik.

 


 

Dilerim 2017 daha iyi bir sene olur. Bu kez “şu albümleri bekliyorum” gibi bir söylem içine girmeyeceğim çünkü geçen sefer bu kısımda yazdıklarımın yarısından çoğu ya projelerini iptal etti, ya da sonraya sarkıttı. En iyisi bekleyelim ve görelim bakalım.

 

 

Yorum bırakın